Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | etrafını dolaşmak | round f. | ||
The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them. Ertesi sabah Beyaz Ördek göletin etrafında dolaşarak küçük yavrularını aradı; seslendi, aradı ama onlardan hiçbir iz bulamadı. More Sentences |
||||
Genel | etrafını dolaşmak | circle f. | ||
Tom circled the block looking for a place to park. Tom park edecek bir yer bulmak için sokağın etrafını dolaştı. More Sentences |
||||
Genel | etrafını dolaşmak | walk around f. | ||
Tom is walking around. Tom etrafta dolaşıyor. More Sentences |
||||
Genel | etrafını dolaşmak | circumambulate f. | ||
Genel | etrafını dolaşmak | compass f. | ||
Genel | etrafını dolaşmak | encompass [obsolete] f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | etrafını dolaşmak | pass round f. | ||
Öbek Fiiller | etrafını dolaşmak | edge around f. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | denizden etrafını dolaşmak | circumnavigate f. |
Genel | gemiyle etrafını dolaşmak | circumnavigate f. |
Genel | dünyanın etrafını gemiyle dolaşmak | circumnavigate f. |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | (bir şeyin) dikkatlice etrafını dolaşmak | edge around (something) f. |
Idioms | ||
Deyim | kimseyi rahatsız etmeden etrafını dolaşmak | edge one's way around f. |
Marine | ||
Denizcilik | gemiyle etrafını dolaşmak | circumnavigate f. |